Pete Jacob dışarıya adımını attığı anda sis birden evini yuttu ve Jacob etrafını tamamıyla saran beyaz tabakanın dışında hiçbir şey göremedi. Bu ona, dünyadaki son insan olduğuna dair garip bir his verdi.
Birden Pete’in başı döndü. Midesi alt üst oldu. Düşen bir asansördeki biri gibi hissetti. Sonra bu his geçti ve yürümeye devam etti. Sis dağılmaya başladı ve Pete’in gözleri, korku, dehşet ve şaşkınlıkla kocaman açıldı.
Şehrin ortasında duruyordu.
Fakat en yakın şehir kırk mil uzaktaydı.
Bu şehir de neyin nesiydi! Pete hiç böyle bir şey görmemişti.
Yüksek kuleli zarif binalar göğe değiyordu sanki. İnsanlar hareketli bir taşıma bandı üzerinde ilerliyorlardı.
Bir gökdelenin köşetaşında* 17 Nisan 2008 yazıyordu. Pete geleceğe gitmişti. Ama nasıl?
Pete birden korkuya kapıldı. Dehşetli, müthiş bir korkuya.
Buraya ait değildi. Burada kalamazdı. Uzaklaşan sisin peşinden koştu.
Garip giysili bir polis memuru sinirli sinirli bağırdı.
Yerden on beş-yirmi santim yüksekte giden garip arabalar, az kalsın ona çarpacaklardı. Ama Pete kurtuldu. Tekrar sisin içine doğru koştu ve birden her şey karanlığa büründü.
Sonra o his yine belirdi. O tuhaf düşme hissi… Ardından sis dağılmaya başladı.
Burası eve benziyordu…
Birden, kulakları sağır eden bir çığlık duyuldu. Pete arkasını döndü ve ona doğru ağır ağır yaklaşmakta olan tarih öncesine ait dev bir brontosaurus gördü. Küçük yuvarlak gözlerinde öldürme arzusu vardı.
Dehşet içinde, tekrar sisin içine doğru koştu.
Bir dahaki sefere sis sizin üzerinize kapanır ve siz, o beyazlığın içinde koşan telaşlı adımlar duyarsanız… Seslenin.
Bu, Sisin kendine ait tarafını bulmaya çalışan Pete Jacobs olabilir…
Zavallı adama yardım edin.
*Binanın dış yüzeyinde, görünür bir yere (ekseriya köşelere) yerleştirilen, üzerinde binaya dair bilgilerin(yapım tarihi, mimar, vs) barındığı özel taş.
Çev: Bülent Özgün
Ökünün aslı için buraya gidin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder