Lanetli Sefer (The Cursed Expedition) - Stephen King
“Ehh” dedi Jimmy Keller, çölün ortasında, üzerinde roketin durduğu rampaya bakarak. Yalnız bir rüzgâr esti çölün içinden ve Hugh Bullford “Evet, Venüs için yola çıkma vakti geldi sayılır. Neden? Neden Venüs’e gitmek istiyoruz?” dedi.
“Bilmiyorum” dedi Keller. “Hiç bilmiyorum.”
Roket Venüs’e iniş yaptı. Bullford havayı inceledi ve şaşırmış bir tonda “Nasıl olur, bu, o eski güzelim Dünya havası! Tamamıyla solunabilir!"
Dışarı çıktılar ve bu sefer şaşırma sırası Keller’daydı. “Olur şey değil, tıpkı dünyadaki ilkbahar gibi! Her yer bereket dolu, yeşil ve güzel. Vay be… Burası cennet!”
Dışarı koştular. Meyveler sıra dışı ve lezzetli, sıcaklık mükemmeldi. Gece olduğunda, dışarıda uyudular.
“Buraya Cennet Bahçesi diyeceğim” dedi Keller hevesli hevesli.
Bullford ateşe gözlerini dikti, “Buradan hoşlanmıyorum Jimmy. Sanki her şeyde bir sorun var. Burayla ilgili bir şey var… Kötü bir şey.”
“Seni uzay tutuyor galiba” diye alay etti Keller. “Uyu artık.”
Ertesi sabah James Keller ölmüştü.
Yüzünde, Bullford’un bir daha görmeyi ummadığı, dehşet dolu bir bakış vardı.
Onu gömdükten sonra, Bullford Dünya’yı aradı. Hiç yanıt almadı. Telsizin işi bitmişti. Bullford telsizi söktü ve tekrar bir araya getirdi. Telsizle ilgili bir sorun yoktu, ama gerçek ortadaydı: Çalışmıyordu.
Bullford’un endişesi ikiye katlandı. Dışarı koştu. Etraf önceki gibi sakin ve huzurluydu. Ama Bullford onun içindeki kötülüğü görebiliyordu.
“Onu sen öldürdün!” diye haykırdı. “Bunu biliyorum!”
Birden yer yarıldı ve Bullford’a doğru ilerledi. Aklını oynatmak üzereyken, gemiye doğru koştu. Ama öncesinde yanına bir parça toprak aldı.
Toprağı tahlil etti ve ardından dehşete kapıldı. Venüs canlıydı.
Birden uzay gemisi yana doğru yattı ve devrildi. Bullford çığlık attı. Ama toprak, gemiyi kapladı ve ardından sanki dudaklarını yaladı.
Sonra yine eski halini aldı, bir sonraki kurbanını beklemeye koyuldu…
Çev: Bülent Özgün ve Turabi Elmacıoğlu
Metnin aslı için buraya bakınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder