15 Eylül 2010 Çarşamba

Quentin Jerome Tarantino




Soyadının ölümcül bir örümceğin adına benzemesi konusunda herkesin hemfikir olduğu bu çılgın yönetmene hayranlığım bir hayli beri bir zamana işaret eder.

Yalnız, keskin bir başlangıcı olduğunu sanmıyorum bu hayranperestliğin:
Sinemayı Van Damme'dan ibaret saydığım ilkgençlik dönemlerimden itibaren yavaş yavaş kanıma zerk edilen Tarantino müziği ile başladı herhâlde.


Hangimiz (bu filmin bu sahnesinde yeraldığını bilmesek te) Bay Travolta'nın iki parmağını gözlerinin önünden geçirerek yaptığı dans figürünü taklit etmemişizdir.

Neyse biz Quentin(Tarantino)'den bahsedelim-kusura bakmayın Quentin ile ilgili konuşurken çektiği o görkemli filmlerin lafa karışması muhtemel ve kaçınılmazdır ya yine de ben ağırlıklı kendisinden bahsetmeye çalışacağım:

27 Mart 1963'te, Amerka'nın Tennessee eyaletinin Knoxville şehrinde hayata gözlerini açmıştır(Allah uzun ömürler versin), alelade bir çocukluk geçiren Jerome'un en büyük tutkusu film izlemektir,(kanıdeli her genç/çocuk gibi)kovboy filmlerine, karate filmlerine , korku filmlerine ve tabii ki kösnül filmlere bayılır.
Okuldan kaçıp kaçıp anasının babasının verdiği harçlıkları sinema salonlarında, video dükkanlarında harcar.
16'sına gelince liseyi hepten bırakıp dönem dönem video dükkanlarında ve sinemalarda çalışmaya başlar. Bir sinemanyak olan annesinin yakın arkadaşı James Best'ten oyunculuk dersleri ve kamera ile ilgili teknik bilgiler almaya başlar, Allen Garfield'dan aldığı oynculuk dersleri de eklenince Jerome'un sinema eğitimi yavaş yavaş sağlamlaşır.
O gazla kendi kıt imkanlarıyla My Best Friend's Birthday'i çekmeye koyulur ve fakat mukadderat filmi tamamlayamaz.
İzlediği ve okuduğu( kendisi sıkı bir çizgiroman ve polisiye tutkunudur) onca eğlenceli ve kesinlikle ayrıksı şeyden sonra zihninde birikenleri perdeden önce kağıda dökmeye başlar ve kendisine nam kazandıran senaryoların ilkini, True Romance'i yazar,satar; sonra Natural Born Killers'ı yazar,satar. Eline yeteri kadar para geçince de göz kamaştıran işlerinin ilkini yapar: Rezervuar Köpekleri (Reservoir Dogs).
Sonra Tanrı'm "yürü ya kulum" der, Ucuz Roman'ı ( Pulp Fiction) çeker; derken Jackie Brown, derken Four Rooms'un bir bölümü, derken Kill Bill Volume 1-2, derken Grind House: Death Proof , çağlar da çağlar üstadım; varsın çağlasın!

Ayrıksı her insan gibi bazen dahi olarak bazen de salağın teki olarak nitelenir durur kendisi. Kimileri filmlerinin kopyalayapıştır filmler olduğunu, eski usül filmleri ısıtıp ısıtıp sunduğunu; kimileri ise onun eskilere (hem biçim hem içerik açısından) postmodern yaklaşımlar getirdiğini savunur.
Daha akıllı olanlar ise bunlara kulak asmayıp "biz eğlenmemize bakalım" diyerek Tarantino'nun o harika müziklerine, görüntülerine , diyaloglarına dalıp dalıp çıkanlardır.

Nota Bene:
True Romance (Çılgın Romantik) 93'te Tony Scott tarafından filme alınır ve kült olur.
Natural Born Killers 94'te film olur-yönetmen Oliver Stone- kült olmaz da ne olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder