Tür : Dram / Macera / Aksiyon Gösterim Tarihi : 26 Eylül 2008 Yönetmen : Guillermo Del Toro Senaryo : Guillermo Del Toro , Mike Mignola (Kitap) Görüntü Yönetmeni : Guillermo Navarro Müzik : Danny Elfman Yapım : 2008, ABD , 120 dk. Oyuncular Ron Perlman (Hellboy) , Selma Blair (Liz Sherman) , Doug Jones (Abe Sapien / The Chamberlain / The Angel of Death) , James Dodd (Johann Krauss) , John Alexander (Goblin) , Luke Goss (Prens Nuada) , John Hurt (Professor Trevor Broom Bruttenholm) |
Pan'ın Labirenti'ndeki o masalsı ama bir o kadar ciddi yönetimiyle beni benden alan canım Del Toro, şimdi Amerika'nın ondan istediğini yapmaya devam ediyor: Gişeye oynuyor. Ama bir yandan da küçükken okumayı sevdiği masal dünyalarını beyazperdeye aktarıyor, ciddi olmaya çalışmıyor, eğleniyor, bizi de eğlenceye dahil ediyor. Pan'ın Labirenti'nin büyük başarısından sonra stüdyoların güvenini kazanan Del Toro, daha büyük bir bütçeyle, Hellboy'un (boynuzlu)başına yeniden geçiyor ve ilkinden daha büyük, daha görkemli ve daha renkli, daha hareketli bir film yapıyor. Böylece Amerika'daki yerini garantiliyor: Hobbit'ten belli oluyor zaten.
Konu basit:
İnsanoğlu ile Dünya’nın eski sahipleri arasında binlerce yıl önce varılan ateşkes anlaşması bozulunca cehennemin tüm varlıkları adeta zincirinden boşanır. Yeraltı dünyasının anarşist ruhlu prensi Nuada, insanoğluna yüzyıllardır saygı göstermekten bıkmış usanmıştır. Binlerce yıldır uykuda olan ölüm makineleri ordusunu, ölümsüz Altın Ordu'yu uyandırmanın çaresini aramaya başlar. Bunu başardığı takdirde kendi halkına ait olan her şeyi geri alabilecektir. Nuada’nın girişimleri sonucunda yeraltı dünyasının tüm büyülü yaratıkları serbest kalarak harekete geçer. Bundan sonrasında karanlık ruhlu prensi durdurarak dünyamızı yok olmaktan kurtarmayı sadece Hellboy başarabilir. bkz.
Lakin, bu eğlenceli film "Bakalım Hellboy ve arkadaşları Altın Ordu'nun hakkından nasıl gelecek?" sorusuna pek de doyurucu bir cevap veremiyor. Ben, kendi açımdan filmin bu konuda sunduğu zekice çözümü, biraz kolaya kaçılmış buldum. Bir de Del Toro'nun filmin sırtını dayadığı ana miti iki filmdir bir türlü anlatamadığını farkettim: Filmi izlerken, filmin nereye doğru gideceğini ve bu farklı alemlerin neye hizmet ettiğini(belki de çizgi roman hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığımızdan) bir türlü anlayamıyoruz. Görsel ziyafetin keyfine bakıp fazlaca soru sormazsanız çok eğlenirsiniz; gerçi hangi çocuk masal dinlerken fazla soru sorar ki.
Bunca acayip yaratığı bir arada başka bir filmde göremeyeceğinize de eminim(Allah'ım pazarları bile var).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder