24 Aralık 2010 Cuma

Five Minarets in New York ( New York'ta Beş Minare )

Five Minarets in New York ( New York'ta Beş Minare )

berbat bir film. bunun mahsun'u yönetmen saymamamla ilgisi yok sizi temin ederim; daha evvelki iki filmini izleyip pek beğenmiştim ve hakkını vermiştim yönetmen olarak. lakin bu sefer ortada hiçbir şey yok. ne senaryo var, ne oyunculuk var, ne kurgu var vs. öyle berbat ki neresinden başlayacağımı şaşırıyorum:

1. mesela koskoca türk polisi uluslararası bir operasyonu sadece bir polis memurunun ifadesine göre nasıl gerçekleştirir anlamıyorum: "fırat, deccal hacı gümüştür dedi, biz de inandık" bu ne ya!

2. yine koskoca fbi görevlisi(hatta orada emirler yağdırdığına göre yüksek bir mertebede herhalde) david becker(isimler de bir hayli özgün, maaşallah); sokağa düşüp elinde fotoğrafla adam arıyor: "görürseniz insaniyetlik namına call me!"

3. hacı gümüş'ü konuşturmaya çalışan türk polisler, sırf "türk polisi işkence yapmaz"ı göstermek için sadece soru soruyorlar: "sen mi yaptın söyle, sen mi?" "sen mi yaptın, kim yaptı peki? kim kim kim ha?" sonra bir de yoruluyorlar, her tarafları terliyor. bi' git yahu!

4. "hakkaten hakka hizmet edersen herkes yardım eder"i göstermek için ülkücülere gidiyorlar, peki, anladık ama o grubun ülkücü olduğunu göstermek için bu kadar abartmaya ne gerek var. ana konuya çok az hizmet eden gereksiz bir sahneydi. peh!

5. şu harlem zencileri ne ayak? bizim türk polisi o kadar salak ki, kendilerini götürdükleri yerin güvenli mi değil mi olduğunu anlayamıyorlar, öyle allah yoluna dalıyorlar içeri.

6. binanın çatısındaki sahne başka bi' acayip, "bu binada gidebileceğimiz güvenli bi' yer var mı? evet, çatı var, orada sizi kimse bulamaz, hatta fbi helikopterleri bile" ne gereksiz bi sahneydi o: "hacı doğruyu söyle katil misin değil misin?" çök hacı, çök!"

7. amerikalı ajanın müslüman düşmanlığı 11 eylül'e bu kadar mı salak bağlanır: "kardeşim orada öldü, mezarı bilem yok, all of muslims are terrorist!" "biraz abartmıyor musun david?" "haklısın galiba..."

8. mahsun'un sesine ne olmuş? aynı batman gibi kalınlaştırıp konuşuyor. öyle daha mı karizmatik olduğunu düşünüyor acaba?

9. baştaki zikir sahnesi filmin neresine bağlanıyor allah aşkına? yahu filmin ana gidişine katkıda bulunacak şeyleri senaryoya koyamayınca böyle şaşalı ve içi boş sahneler mi koymak lazım?

10. fırat daha 3-5 gün tanıdığı bir adam hakkında söyleyebileceği o kadar çok şey varken "ben onun kadar iyi birini tanımadım gerçekten" gibi saçma sapan samimiyetsiz cümleler kuruyor. filmin genelinde diyaloglar çok yavan ve gereksiz zaten.

11. koskoca fbi, ulan adamlar uzaydan evimizi gözetliyor; ama hacı gümüş'ün en yakın tanıdıklarının telefonunu dinleyemiyor. iki ajan bilgi toplamak için dünyanın en saçma "verici yerleştirme" sahnesini gerçekleştirmek zorunda kalıyor bu yüzden, yazık; ulan nasıl hiç kimse görmüyor o vericiyi o kadar öküzce yerleştirirken. hem bi'halta da yaramıyor zaten.

filmin tek iyi kısmı üç usta oyuncunun gösterileri:
haluk bilginer: bu iğrenç senaryoya rağmen harika oynamış, onun olduğu kısımlar filme katlanmanızı kolaylaştırıyor.
suna selen: hadji silver'ın annesi rolünde içimize oturan bir oyunculukla gözümüzden yaşı getirdi.
eşref kolçak: fırat(mahsun)'ın dedesi rolünde kusursuzdu. fırat'la konuştuğu son sahnede o kadar inandırıcı ki senaryonun berbatlığına rağmen inandım mutlu sona.

2 yorum:

  1. süpersin! ben bu kadar acımasız olamamıştım ama, hakkaten boş, yavan, şişirme.

    buna benzer bir boşluk av mevsimi'nde de var. av mevsimi isim olarak kıyasıya bir polisiye hikaye içerdiğini ima ediyor ama, çok öyle bişey göremedim ben. tahtada 3-5 tane isim vardı, sildiler, geri yazdılar. sonra, filmin 10.-15.dakkasından itibaren çözdügümüz düğümü hiçbir şey yapmaksızın çözmeye uğraştılar. Cem Yılmaz'a oturmamış rolü. Şener Şen'e de oturmamış rolü. Çetin Tekindor ve Okan Yalabık iyi giyinmişler rollerini. Ama Çetin Tekindor'un da replikleri az kalmış, yine gölgelenmiş. Okan Yalabık parıldamış resmen, hoşuma gitti.
    Ha bu yorumlar oyuncular için mi geçerli sadece? Hayır. Karakterler için de aynı şeyler geçerli.
    uzun yazmışım. başlık açsam anca bu kadar yazardım heralde.
    hayırlara uğra e mi sen Bülent :)

    YanıtlaSil